Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor
Mekânı bir satıh zamanı vehim
Bütün bir kâinat muşamba dekor
Bütün bir insanlık yalana teslim
Üstad Necip Fazıl Kısakürek şu dörtlüğünde mutlaka bambaşka düşünceler içerisindeydi. Fakat şiirler zaman zaman farklı açılımlara da sebep olabiliyor. Bugün neredeyse bütün dünya İsrail’in soykırımını sadece takip edebiliyor. İsrail ise tamamen yalan üzerine kurgulanmış söylemleriyle dünyayı avuttuğunu, uyuttuğunu sanıyor.
İslam dünyası dediğimiz dünyayı ise anlamak, tanımak, hikâye etmek gerçekten imkânsız. Uşağın efendinin ağzına bakmaktan başka ne hüneri olabilir. İslam devletleri diye anılan ülkeler maalesef Batıya olan uşaklıklarının zirvesindeler!..
Bizim ise ikinci yüzyılına parlak hedeflerle girdiğimiz şu günlerde, devletimizi büyük karışıklıkların beklediği artık bir gerçek olarak karşımıza çıkmış bulunuyor.
Aslında birinci yüzyıl hakkıyla değerlendirildiğinde Cumhuriyetimizin, sancılı bir şekilde çok partili hayata geçtikten sonra istiklalinin de ne kadar tartışmalı olduğu darbelerle ortaya çıktı.
Zira çok partili hayatta başa geçen hükûmetler devrin süper gücü ABD’ye aykırı politikalar içerisine girdiğinde hep darbelere maruz kaldı ve siyaset kurumu defalarca akamete uğradı.
Bundan daha çarpıcı olanı bu devrelerde CHP, hep darbelerin şakşakçısı olarak tarihe geçti. CHP dış mihrakların partisi mi idi? Neden darbelerdeki dış eller açıkça meydanda iken tavır koyucu bir rol üstlenmedi? Neden demokrasinin rafa kaldırılmasından hiç rahatsız olmadı? Menfaatine uygun geldiği için mi yoksa dışarıya çalışan bir rolde miydi?
Şunu net ifade edelim ki birinci yüzyılın son yirmi yılı içerisinde, CHP içine düştüğü durum itibarıyla tamamen acınası bir hâldedir. 28 Şubat postmodern darbesi sırasında takındığı tutum ve ardından büyük bir işgal girişimine maruz kaldığımız 15 Temmuz hadisesinin devamında FETÖ’ye kol kanat geren tavrı tehlikeli bir güvenlik sorunudur. CHP’nin bu tavrı gittikçe daha da fena sinyaller vermektedir.
Cumhuriyet, hainleri koruma rejimi midir?
Son bir ay içerisinde devletimiz üst üste yaşanan çatışmalarda şehitler verdi. Ocaklara ateş düştü. Yarım asırdır süren terör mücadelesinde Türkiye’nin acısı bir türlü dinmedi.
Millet bir kez daha kenetlendi. Her platformda terör örgütü lanetlendi. Ancak işin en acı veren tarafı terörün en büyük destekçilerinin Meclis’te bulunması idi!..
Teröre destek verenlerin, ülkenin bölünmesini isteyenlerin Meclis’te yer alması bir millet için en büyük ıstıraptır…
Milletin Meclisi’nde yer tutacaksın; Millî davalarda alınan kararlarda söz sahibi olacaksın; Milletin parasını yiyeceksin; Hazineden destekleneceksin; buna karşılık dağdaki hainlere, terör gruplarına alkış tutacaksın! Şehitler geldiğinde milletin yüzüne küfreder gibi açıklamalar yapacaksın!..
Bu millet vatan, millet, din ve devlet için her zaman şehadete koşar ama bölücülerin bu tavrına asla dayanamaz, katlanamaz.
Artık şunu sormak ve hatta cevabını vermek gerekiyor: Hainlere, bölücülere, teröristlere arka çıkmak destek olmak da bir nevi hainlik ve bölücülük değil midir? Cumhuriyet, hainlere sınırsız özgürlük tanıma rejimi midir? Hainleri Meclis’te beslemek midir? Bölücülerin Meclis eliyle korunmasını sağlamak mıdır?
Şayet Cumhuriyet böyle bir rejim ise Batılı ülkelerde neden böyle değildir? Onlarda bölücülük neden görülmez?
Böyle bir ihanete hiçbir ülke tahammül gösteremez. Yok, tahammül göstermeye kalkarsa o devletin geleceği parlak olamaz. Siz istediğiniz kadar cilalamaya çalışınız sonunda o cilalar dökülmeye başlar.
Bizim tarihimizde ihanet olayları çok görüldü ise de hainlere yol vermek onları korumak ve kollamak hiç vaki olmadı!..
Şurası çok çarpıcı bir durumdur. Osmanlıya ihanet edenleri alkışlamak da bugünün ihanet içerisinde yer alan nesillerine düşmüştür. Bunlar dağlı, bölücü eşkıyaların ve hainlerin;
Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğri kalpak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yemede ortak Osmanlı
Diyerek devletine karşı gelenlere, askerine silah çekenlere yıllarca alkış tuttular. Aynı mihraklar bugün de Mehmetçiğe saldıranlara, üzerine bomba yağdıranlara milletin gözünün içine baka baka övgüler düzmektedir.
Meclis bölücü yuvası mı?
Yeni bir devlet kurulduktan sonra geçmiş ile işi biter. Geçmiş artık artısı ve eksisi ile değerlendirilir ondan ibretler alınır.
Sultan II. Abdülhamid Han’ın devrilmesi ile mahvolduğumuz bir on yıl yaşadık. Görülmemiş felaketlere düçar olduk. Beş milyon kilometrekare toprağımız elimizden çıktı gitti. Afrika’da toprağımız kalmadı. Milyonlarca vatan evladını toprağa verdik.
Bütün bunlar hiç yaşanmamış gibi Zülfü Livaneli, Ekrem İmamoğlu’nu yanına almış konuşma yapıyor.
31 Mart seçimlerine dair açıklama yaparken tarihteki 31 Mart hadisesine atıfta bulunuyor.
“Önümüzdeki seçim o güne benzer şekilde gericiler ile Hareket Ordusunun mücadelesi olacak” diyor. “Yine Hareket Ordusu kazanacak” diyor.
Hareket ordusu diye tanımladıkları dönemin padişahını tahtından alaşağı etmeye geliyordu. Darbeci bir maksadı vardı. İçerisinde Balkanlarda oluk oluk Türk kanı döken çeteler bulunuyordu. Bunlar İstanbul’da acımasızca kanlar döktüler ve Yıldız Sarayı’nda korkunç yağma hareketinde bulundular. Tevfik Fikret’i dahi çileden çıkartacak olaylara sebep oldular.
Zülfü Livaneli bu herzeleri yerken bugün de Bulgar Sandanski’nin kazanacağını mı söylüyor. II. Abdülhamid Han tahttan indirilirken Yahudi Emanuel Karasu ve ekibi bayram etmişti. Şimdi de Yahudilerin bayramına mı işaret ediyor?
Kol kola girdikleri Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan ve bunların dağdaki uzantılarının tamamen Meclis’i işgal edeceklerini mi belirtiyor?
DEM Partisi liderlerini kırmızı halılar serip karşılamak nasıl bir aymazlıktır. Bölücü parti ile kol kola girmek nasıl bir düşüncedir! İleride bu ülkeyi nelerin beklediğine bir işaret değil midir?
Cumhuriyet ve demokrasi bu mudur?
CHP’nin millî güvenlik politikaları konusundaki uzmanları, ihanetin dibine kadar dalmış vaziyettedir. Kurul üyesi bir milletvekili Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katillerine destek eylemlerine iştirak etmektedir.
Kurul üyesi CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke; “PYD/YPG’ye terör örgütü diyebilmem için istihbari bilgi lazım” diyebilmektedir.
Peki kimden gelen istihbari bilgiyi kabul edecekler söyleyebilirler mi?
İBB’nin DEM Partisine tahsis ettiği salonda Türk bayrakları kaldırılmış PKK elebaşı terörist Abdullah Öcalan’ın propagandası yapılıyor. Bu davranışların Anayasa’da ve AYM’de yaptırımı yok mu?..
Anayasa Mahkemesi bir ülkede sadece hükûmetin yaptıklarını bozmak, hükûmeti çalıştırmamak ve hatta ülkenin millî menfaatlerini yıkmak isteyenlere yol açmak ile mi ilgilenir. Muhalefetin ve muhalefet partilerinin vatana, bayrağa, devlete, ezana saygısızlıkları hatta vatanı bölme girişimlerini es mi geçer?
“Başkan APO’nun heykelini dikeceğiz”, “PKK bir halk hareketidir”, “PKK’lı cenazesine gitmeyen vekile soruşturma açarım”, “Öcalan’a özgürlük”, “HDP Öcalan’ın projesidir” diyen ve cezasını çekmekte olan bir siyasetçiye selamlar gönderen CHP, neyin ve kimin hizmetindedir!..
Bölücüyle sarmaş dolaş iktidara namzet olanlar yarınlarda da ülkeyi el ele kol kola bölecek ve parçalayacak olanlardır.
Zira onların destekçilerinin arzusu, emeli budur.
En üzüntü verici olan da bugün Türk’üm deyip Türklük diye ahkam kesen bazılarının onların kuyruğuna takılmış olmalarıdır. Bunların İslam oluşlarını ve Türklüklerini bir kez daha gözden geçirmeleri gerekir!..
Zira Müslüman Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Çerkes’in, Boşnak’ın, Gürcü’nün, Arnavut’un böyle söylemlerde bulunması imkânsızdır.
TEFEKKÜR
Ne kadar gayret edilse sesi çıkmaz bir elin
Vatanın lezzeti cem’iyyeti yârân iledir
Yozgatlı Fenni
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
19.01.2024
Türkiye Gazetesi
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/prof-dr-ahmet-simsirgil/chp-ne-icin-var-641579
????????
????Kıymetli Hocam,Gerçek Tarih,Doğru Yorum
Chp İçerde Demlenip,Dışarda Yemlenmek İçin.
Allahü Teala Razı Olsun.
Hizmetiniz Daim Olsun.
Cihad Kaleminiz Güçlü Olsun.
Selam Ve Dua İle
????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????