TAKDİM
Osmanlıların Akdeniz hâkimiyetini tam anlamıyla sağlamalarında muhakkak ki Hızır Hayreddin Reis ve arkadaşlarının büyük rolü olmuştur. Kanunî Sultan Süleyman’ın hizmetine girerek muazzam Osmanlı armadasından ve devletin zengin kaynaklarından istifade eden Barbaros Hayreddin Paşa, engin tecrübesi ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile müttefik Haçlı donanmalarını neredeyse limanlarına hapsetmiştir. 1538’de Avrupa’nın karşısına çıkartabildiği en büyük deniz gücünü de Preveze’de ağır bir bozguna uğratarak Akdeniz’i neredeyse Türk denizi kılmışlardır.
Kendisinden sonra gelenler Akdeniz, Kızıldeniz, Karadeniz ve Hint sularında Barbaros Hayreddin Paşa’nın ölümsüz karizması ile haşmet ve şevketle dolaşmış,
Deniz üstünde yürürüz
Düşmanı arar buluruz
Öcümüz komaz alırız
Bize Hayreddin’li derler
diyerek namını ve nişanını devam ettirmişlerdir.
Barbaros Hayreddin Paşa, gazâlarıyla destanî bir mahiyet alan hayatı kadar Türk denizciliğine Murad Reis, Turgut Reis, Aydın Reis, Ali Biçin Reis, Seydi Ali Reis, Kılıç Ali Reis, Hasan ve Salih Reisler gibi büyük kaptanlar yetiştirmekle de Osmanlı tarihinde emsalsiz bir mevki kazanmıştır.
Barbaros’un vefatından sonra yerine gelen Sinan Paşa’nın dört yıllık kaptan-ı deryalığından sonra Osmanlı muazzam armadasının başına yine bir karacı general olan Piyale Paşa geçti.
Kanunî Sultan Süleyman döneminde tam on dört sene muazzam Osmanlı armadasıyla denizlerde dolaştı. Hiçbir güç karşısına çıkmaya cesaret edemedi.
Nihayet Preveze’den yirmi iki sene sonra Cerbe’de Osmanlı donanmasının karşısına çıkmaya cesaret bulan Haçlı donanması ise Preveze’deki hezimetin tadını bir kez daha aldı.
Cerbe Deniz Zaferi ve ardından kalenin fethini konu edinen meşhur iki gazânâme yazılmıştır. Bunlardan biri Zekeriyazâde adıyla bilinen bir Osmanlı tersane kâtibinin kaleme aldığı Ferah- Cerbe Savaşı’dır. Bu eser “Tercüman 1001 Temel Eser” serisi arasında, Orhan Şaik Gökyay tarafından sadeleştirilerek günümüz Türkçesi ile yayımlanmıştır.
İkinci eser ise Şaban Nidâî’nin Fetihnâme-i Kal‘a-i Cirbe adıyla manzum olarak kaleme aldığı eserdir. Eser, Osmanlı donanmasının İstanbul’dan çıkışı, Cerbe Deniz Zaferi, Cerbe Kalesi’nin fethi, donanmanın İstanbul’a dönüşü canlı tasvirlerle ve hemen her yönüyle, fevkalâde akıcı bir Türkçe ile kaleme alınmıştır.
II. Selim Han’ın hekimleri arasında yer almış olmasına ve pek çok telif eseri bulunmasına rağmen Nidâî’nin hayatı hakkında ancak son yıllarda yapılan çalışmalarla malumat edinebiliyoruz. Bu durum millet olarak sadece Osmanlı eserlerine olan kayıtsızlığımızı değil, Osmanlı âlimlerini dahi tanımadığımızın en büyük göstergesidir.
Nidâî’nin faaliyetleri sadece tıp alanı ile sınırlı kalmadı. O, Osmanlı Devleti’nin en büyük deniz başarılarından biri olan Cerbe Zaferi’ni de manzum olarak kaleme aldı. Diğer eserlerinden farklı olarak bu eserini manzum biçimde yazması kendisinin şairlik yönünü gösterdiği gibi bir Osmanlı âliminin pek çok farklı meziyetini, kabiliyetini göstermesi bakımından da önemlidir.
Peki, Kanunî Sultan Süleyman zamanında on dört sene Osmanlı donanmasını muzaff er bir şekilde Akdeniz’de dolaştıran ve ona tarihin en büyük zaferlerinden birini kazandıran Piyale Paşa’yı ne kadar bilmekteyiz? Bu suale de müspet cevap verebilmek güçtür.
İşte elinizdeki bu eser Şaban Nidâî’nin Gazânâmesi’nden hareketle ortaya çıkmıştır. Üç bölüm halinde kaleme alınan eserin birinci bölümünde Nidâî’nin hayatı kısaca incelenmiştir. İkinci bölümde ana konusunu Cerbe Zaferi teşkil etmek üzere Piyale Paşa’nın on dört yıllık kaptan-ı deryalık dönemi ve şahsiyeti ile ilgili bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Şaban Nidâî’nin Cerbe Gazânâmesi adlı eserinin transkribi ve tıpkıbasımı yer almaktadır.
Gazânâmenin bilinen tek nüshası Londra’daki British Library’de bulunuyordu. Değerli tarih araştırmacısı Dr. İbrahim Pazan Bey, eserin mikrofilmini arşivden getirtmek suretiyle transkripsiyonunu yapmıştır. Eserin ilk iki bölümü de bu satırların yazarı tarafından kaleme alınmıştır.
Günümüzde Osmanlıca öğrenmenin önemine binaen Gazânâme’nin aslını da esere koymayı uygun gördük. Bu sayede okurlarımız, sade ve akıcı Osmanlı Türkçesini, aslından okumanın zevkine varacaklardır. Eserin sonuna vardıklarında ise, okumayı ütopya gibi zannettikleri Osmanlıca Türkçesini de farkına varmadan öğrendiklerini göreceklerdir.
Bu eseri gazâların unutulmaması gayesiyle, mükemmel bir şekilde kaleme alarak ahfadına miras bırakan Şaban Nidâî’nin ve Cerbe Seferi’nde bulunan gâzilerin aziz ruhlarına ithaf etmeyi bir minnet borcu sayıyoruz. Eserin transkribini gözden geçiren ve düzeltmelerde bulunan kıymetli meslektaşım Prof. Dr. Nihat Öztoprak Bey’e müteşekkiriz. Ayrıca eserin yayımlanmasında emeği geçen Timaş Yayınları Tarih Bölümü proje editörü Adem Koçal Bey ile editör Zeynep Berktaş’a ve diğer ilgililere teşekkür ederiz.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
Haziran 2015
Sipariş vermek için: https://www.ktbkitap.com/urun/denizler-fatihi-piyale-pasa-ahmet-simsirgil