TAKDİM
“Bu şehr-i Sitanbuf ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yekpare acem mülkü fedadır
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşid-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır”
Şiirlere konu olmuş, kıymetli şehir İstanbul. Şairler, şehri anlatmak ve en güzeli söylemek için birbiriyle yarışmışlardır. Şair Nedim, İstanbul’un bu kıymetini dizelerinde en güzel şekilde dile getirmektedir.
Hazreti Peygamberin müjdelediği komutan ve asker olma arzusuyla bu mefkûrenin peşine düşenler, İstanbul önlerine kadar gelmiş ve bu uğurda şehit olmuşlardı. Çocukluğundan itibaren İstanbul aşkıyla yanan II. Mehmed, Türk tarihinde yetişmiş çok sayıdaki kahraman ve cihangir komutandan biridir. Şimdi sıra II. Mehmed’i yakan bu ateşin sönmesine gelmişti. Mehmed için artık İstanbul’un alınması gerekliydi. Ama Mehmed, toprakları değil gönülleri fethetmeye gidiyordu. Nitekim Grandük Notoras, Bizanslıların duygularını Şehirde Latin külahı görmektense, Türk sarığını yeğlerim diyerek açıklayacaktı. Osmanlıların en seçkin ve zafere aşina birlikleri olan yeniçeriler, demir gibi bir disiplin içerisinde harekete geçecek ve Mehmed’i övgülerin en güzeline kavuşturacaktı. Mehmed artık Fatih olmuş, çağ açıp çağ kapatmış ve İstanbul’u firûze bir yüzük gibi parmağında taşımıştır. Fetihten önce defalarca yağmalanan İstanbul, fetihle birlikte imar edilmiş, dünyanın incisi haline gelmiştir.
İstanbul, Fetih ve Fatih adlı kitabımızda İstanbul’un kuruluşunu, uzun ve muazzam serüvenini, büyük müjdenin getirdiği ona sahip olma aşk ve gayretini, Fatih Sultan Mehmed’in heyecanını, azmini, mücadelesini ve sonrasını bulacaksınız.
İyi okumalar…