1281 yılında doğan Orhan Gâzi’nin babası Osman Gâzi, annesi Bâlâ Hatun’dur. 1326’da saltanata geçmiş 37 yıl saltanat sürmüştür. Bursa’da Tophane semtinde babasının türbesinin yanında kendisi için yaptırdığı türbede medfundur. Süleyman, Murad, İbrahim, Halil ve Kasım adlarında beş oğlu olmuştur. Bunlardan Kasım ve Süleyman babalarının sağlığında vefat etmiştir.
Orhan Gâzi uzuna yakın orta boylu, yakışıklı, tatlı mavi gözlü, kumral sakallı, güler yüzlü, geniş göğüslü idi. İlerlemiş yaşına rağmen gayet dinç bir vücuda sahipti. Gazap ve hiddet eseri göstermez, kimsenin kalbini kırmamaya çalışırdı. Hakşinas idi. Dost düşman herkesin muhabbetini celp etmişti. Teşkilâtçı, uyanık, azim ve gayret sahibi, siyasi hadiselerden istifade etmesini bilen işini ihtiyatla yapan, uzak görüşlü bir devlet adamı idi.
Hayatının sonuna kadar bir an bile devlet işlerinden geri kalmamış, ömrünü gazâ ve cihat için at sırtında geçirmiştir. Otuz yedi yıllık hükümdarlığı sırasında babasından devraldığı beyliği altı katına çıkarmış ve ona bir devlet özelliği kazandırmıştır. İznik, Gemlik, Armutlu, İzmit, Kirmastı, Karacabey, Mihalıç gibi Güney Marmara’daki son Bizans kaleleri, Karesi oğullarından Balıkesir, Manyas ve Kapı dağı gibi şehirler, Ankara ve çevresi, Rumeli’de Çimbi kalesini, Gelibolu yarımadasının tamamı ve Doğu Trakya’nın büyük kısmı devlete katılmıştır. Fetih hareketinin yanı sıra askeri ve sivil alanda yaptığı teşkilât onun devlet adamlığı vasfını ortaya koymaktadır.
Orhan Gâzi hayrat ve hasenata çok düşkün idi. Fethettiği şehirleri dinî, ilmî ve sosyal eserlerle süsledi. İznik’i alınca büyük manastırı medreseye çevirterek ilk Osmanlı medresesini kurdu. Ayrıca İznik’te bir imaret, Bursa’da cami, imaret, tabhane, yol, köprü ve hamamlar yaptırdı. Hanımı Nilüfer Hatun da; İznik’te bir imaret, Nilüfer çayı üzerinde köprü ve çeşme gibi pek çok hayrat inşa ettirmiştir.
İşte Orhan Gâzi hakkında söylenenler:
“Gayet nazik ve bilhassa gâzilere, sanatkarlara ve fakirlere karşı cömertti. O derece ki hiç kimseden sadaka esirgemezdi. Dindar, adâlete tutkun, mücahitlere hürmetkardı. Bunlara evler yaptırır, rızıklarını temin ederdi. Bursa’da bir mektep yaptırdı. Bütün gençler burada yetişirdi. Alimlere rağbet ederdi. Fikri gayet ince idi. Harp işlerinde yeniliklere açıktı ve kendisi de keşif sahibiydi. Hristiyanlara kendini sevdirmek için daima cömert ve nazik davranır ve maksadına da nail olurdu.” (Halkondil)
“Orhan Gâzi babası gibi bir kahraman idi. Kanaatkar, son derece hesaplı ve tedbirli ve mütefekkirdi.” (Iorga).
“Orhan Gâzi zeki, şecaat ve hüsnü tedbir ile tanınmıştı. Bu vasıfta bir adamın, Rum İmparatorluğu’nun düştüğü buhrandan istifade de muvaffak olacağı tabii idi. İznik’in fethinde halka gösterdiği muamele onları çok memnun etti. Kimse göç etmeyi düşünmediği gibi huzur içinde yaşadılar. Bu güzel davranışı sonraki pek çok fütuhatın ve muvaffakiyetin başlıca sebebi oldu.” (De la Croix).
“Osmanlıları, Bizanslılar ve Balkan yarımadasındaki diğer unsurlarla mukayese ettiğimiz zaman bunlardan çok üstün olduklarını, taze ruhlu, heyecanlı, tefessüh etmemiş insanlar olduklarını kabul etmek gerekir.” (Gibbons).
“Onun zamanında iyi adamlardan yoksulluk, acizlik ve zaruret tamamen kalktı. Öyle ki kendilerine vacip olan zekat ve sadakayı verecek, iyilik yapacak kimseyi bulamıyorlardı.” (Nişancı Mehmed Paşa).
“Savaş gününde sanki Sam ve Neriman’dı. Okundan kazâ, kılıcından ölüm ders alırdı. Mümine rahmet, kafire zahmetti. Muharebedeki şöhreti Bursa’dan Sırbistan’a ve Macaristan’a erişmişti.” (Şükrullah).