Yalancı dünyâya aldanma yâ hû, Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez. İki kapılı bir virânedir bu, Bunda konan göçer, konuk eğlenmez. Bakma bunun karasına ağına, Gönül verme bostanına bağına, Benzer hemân çocuk oyuncağına, Burda aklı olan insan eğlenmez. …

Sarıkamış’ı unutmamak!
5 Ocak Cumartesi günü Sarıkamış’ta idim. Sarıkamış faciasının 104. yıl dönümü münasebetiyle bir programa katıldım. Öncelikle belirtmek gerekirse Sayın Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bey’i tebrik etmek lazım. Zira Sarıkamış faciası, tarihimizin unutulmuş sayfalarından birisi idi. Başkanımız Erdoğan Bey, dokuz sene önce büyük bir duyarlılıkla Sarıkamış’ı milletimize hatırlatmayı başardı. Muhakkak ki tarihimizin şanlı sayfaları olduğu kadar, üzüntü…

Kökleri koparmak!
UNESCO 2007 yılını, Hazreti Mevlâna’nın vefatının 800. yıl dönümü olması hasebiyle “Mevlâna Yılı” ilan etmişti. Bu itibarla neredeyse tüm dünyada Hazreti Mevlâna, konferanslar, sempozyumlar ve panellerle anılmıştı. İşte bu sempozyumlardan biri de Fransa’nın Strasburg kentinde Türk ve Fransız bilim adamlarının katılımıyla düzenlenmişti. Strasburg Üniversitesinde Arapça ve İslami Çalışmalar Bölümü’nde İslami Çalışmalar Profesörü olan aynı zamanda sufilik uzmanı bulunan Prof. Dr….

Dinde tahribata dikkat!
Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde şöyle diyordu: El açsam geçenlere kavşağında bin yolun Müslüman olun aman aman Müslüman olun Ancak nasıl bir Müslüman olması gerektiğini de şu şekilde ifade ediyordu: Müjdecim, kurtarıcım, efendim, peygamberim: Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim Günümüzde İslamiyeti tarihselci veya…

Yeni bir harekâtın eşiğinde!
Türkiye, Suriye’de üçüncü harekât için gün sayıyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarından sonra eller bir kez daha tetikte. İlk ikisinde Türkiye istediği neticeyi net bir biçimde elde etti. Uygulamaları ile bölge halkının büyük güvenini kazandı. Bu itibarla Suriye’nin, terör örgütleri elindeki diğer bölgelerinde de yıllardır perişanlık içerisinde yaşayan halkı, Türkiye’nin müdahalesini özler hâle gelmiş durumda olup her vesile…

Merdim deme zinhar!
Şeyh Sadi şöyle naklediyor: Bir sene Belh’den, Hint hududundaki Şamiyan şehrine yolculuğa çıkmıştık. Yol, haramiler yüzünden tehlikede idi. Bir genç, kılavuz olarak bize yoldaş oldu. Kalkan oynar, mükemmel yay çekerdi. Silahşor olup son derece güçlü kuvvetli idi. On iki yiğit onun kemanını ancak kurabilirlerdi. Yeryüzünün pehlivanları sırtını yere getiremezlerdi. Fakat bu genç, naz, nimet içinde…

Bu zata dikkat!
Fazlurrahman!.. 1919 yılında Pakistan’ın Hazara şehrinde doğan Fazlurrahman, 1940’ta Pencap Üniversitesi Arapça bölümünü bitirdi. 1942’de aynı üniversiteye asistan olarak girdi. Burada başladığı doktora çalışmasını, daha sonra İngiltere’ye giderek devam ettirdi. Daha on yaşında iken Kur’ân-ı kerimi ezberlemiş ve uzun yıllar boyunca tanınmış Ehl-i sünnet âlimlerinden dersler alarak yetişmiş olmasına rağmen İngiltere’deki hocaları, kendisinin İslam felsefesi(!) üzerine…

Hürriyet mankurtları!
Ne efsûnkâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten Namık Kemal, Hürriyet Kasidesi’ndeki bu beytinde hürriyetin insanı esaretten kurtaran fakat sonunda kendine esir eden bir güzel olduğunu vurgulamakta idi. Ancak kimden ve neden kurtuluyorlardı ve bu yeni esaret onlara ne sonuçlar hazırlıyordu, biliyorlar mıydı acaba? Zira hürriyet, müsavat,…

Öyle bir coğrafya ki!
Öyle bir medeniyet coğrafyasında yaşıyoruz ki, çocuklar doğduğunda sağ kulağına Ezan-ı Muhammedî ve sol kulağına kamet okunmaktadır. Böylece bu coğrafyada doğan çocuklar ilk olarak Cenâb-ı Hakk’ın ve resulünün ismini duymaktadırlar. Ardından çocuğun kulağına ismi söylenmektedir. Bu isimler çoğunlukla Ahmet, Mehmet, Muhammed, Mustafa ve Kasım gibi doğrudan Resulullah efendimizi hatırlatan bir isim olmaktadır. Dolayısıyla bu coğrafyanın gençleri birbirlerine hitap ederken dillerine mutlaka…