BENT 1
Ey pây-bend-i dâm-geh-i kayd-ı nâm u neng
Tâ key hevâ-yı meşgale-i dehr-i bî-direng
An ol güni ki âhır olup nev-bahâr-ı ‘ömr
Berg-i hazâne dönse gerek rûy-ı lâle-reng
Ahır mekânun olsa gerek cür’a gibi hâk
Devrân elinde irse gerek câm-ı ‘ayşa seng
İnsân odur ki âyine-veş kalbi sâf ola
Sînende n’eyler âdem isen kîne-i peleng
‘İbret gözinde niceye dek gaflet uyhusı
Yitmez mi sana vâkı’a-i Şâh-ı şîr-ceng
Ol şeh-süvâr-ı mülk-i sa’âdet ki rahşına
Cevlan deminde ‘arsa-i ‘âlem gelürdi teng
Baş eğdi âb-ı tîğına küffâr-ı Üngürüs
Şemşîri gevherini pesend eyledi Freng
Yüz yire kodı lütf ile gül-berg-i ter gibi
Sandûka saldı hâzin-i devrân güher gibi
BENT 2
Hakkâ ki zîb ü zînet-i ikbâl ü câh idi
Şâh-ı Sikender-efser ü Dârâ-sipâh idi
Gerdûn ayağı tozma eylerdi ser-fürû
Dünyâya hâk-i bâr-gehi secde-gâh idi
Kem-ter gedâyı az ‘atâsı kılurdı bay
Bir lutfı çok mürüvveti çok pâdişâh idi
Hâk-i cenâb-ı hazreti der-gâh-ı devleti
Fazl u belâgat ehline ümmîd-gâh idi
Hükm-i kazâya virdi rızâyı egerçi kim
Şâh-ı kazâ-tevân u kader-dest-gâh idi
Gerdün-ı dûna zâr u zebûn oldı sanmanuz
Maksûdı terk-i câh ile kurb-i İlâh idi
Cân u cihânı gözlerimüz görmese n’ola
Rûşen cemâli ‘âleme hûrşîd ü mâh idi
Hûrşîde baksa gözleri halkun dola gelür
Zîrâ görince hâtıra ol meh-likâ gelür
BENT 3
Döksün sehâb kaddin anup katre katre kan
İtsün nihâl-i nârveni nahl-i ergavân
Bu acılarla çeşm-i nücûm olsun eşk-bâr
Âfâkı tutsun âteş-i dilden çıkan duhân
Kılsun kebûd câmelerin âsmân siyâh
Geysün libâs-ı mâtem-i Şâhı bütün cihân
Yaksun derûn-ı sîne-i ins ü perîde dâğ
Nâr-ı firâk-ı Şâh Süleyman-ı kâm-rân
Kıldı firâz-ı küngüre-i ‘arşı cilve-gâh
Lâyık değildi şânına hakkâ bu hâk-dân
Mürg-ı revânı göklere irdü hümâ gibi
Kaldı hazîz-i hâkde bir iki üstühân
Çâpük-süvâr-ı ‘arsa-i kevn ü mekân idi
İkbâl ü ‘izzet olmuş idi yâr ü hem-‘inân
Ser-keşlik itdi tevsen-i baht-ı sitîze-kâr
Düşdi zemîne sâye-i eltâf-ı Kirdigâr
BENT 4
Olsun gamunda bencileyin zâr u bî-karâr
Âfâkı gezsün ažlayarak ebr-i nev-bahâr.
Tutsun cihâm nâle-i mürgân subh-dem
Güller yolınsun âh u figân eylesün hezâr
Sünbüllerini mâtem idüp çözsün ağlasun
Dâmâne döksün eşk-i firâvânı kûh-sâr
Andukça bûy-ı hulkunı derdünle lâle-veş
Olsun derûn-ı nâfe-i müsg-i Tatâr târ
Gül hasretünle yollara tutsun kulağını
Nergis gibi kıyâmete dek çeksün intizâr
Deryâlar itse ‘âlemi çeşm-i güher-fesân
Gelmez vücûda sencileyin dürr-i şâh-vâr
Ey dil bu demde sensin olan bana hem-nefes
Gel nây gibi inleyelüm bârî zâr zâr
Aheng-i âli u nâleleri idelüm bülend
Eshâb-ı derdi cûşa getürsün bu heft bend
BENT 5
Gün doğdı Şâh-ı ‘âlem uyanmaz mı hâbdan
Kılmaz mı cilve hayme-i gerdûn-cenâbdan
Yollarda kaldı gözlerümüz gelmedi haber
Hâk-i cenâb-ı südde-i devlet-me’âbdan
Reng-i ‘izârı gitdi yatur kendü huşk-leb
Şol gül gibi ki ayru düşüpdür gül-âbdan
Gâhî hicâb-ı ebre girür husrevâ felek
Yâd eyledükçe lütfum terler hicâbdan
Tıfl-ı sirişki yirlere girsün du’âm odur
Her kim gamımdan ağlamaya şeyh u şâbdan
Yansun yakılsun âteş-i hecrünle âfitâb
Derdünle kara çullara girsün sehâbdan
Yâd eylesün hünerlerüni kanlar ağlasun
Tîğun boyunca karaya batsun kırâbdan
Derd ü gamunla çâk-i girîbân idüp kalem
Pîrâhenini pârelesün gussadan ‘alem
BENT 6
Tîğun içtirdi düşmene zahm-ı zebânları
Bahs itmez oldı kimse kesildi lisânları
Gördi nihâl-i serv-i ser-efrâz-ı nîzeni
Ser-keşlik adın anmadı bir dahı banları
Her kanda bassa pây semendün nisâr içün
Hânlar yolunda cümle revân itdi cânları
Deşt-i fenâda mürg-i hevâ durmayup konar
Tîğun Hudâ yolında sebîl itdi kanları
Şemşîr gibi rûy-ı zemîne taraf taraf
Saldun demür kuşaklu cihân pehlevânları
Aldım hezâr büt-gedeyi mescîd eyledün
Nâkûs yirlerinde okutdun ezânları
Âhır çalındı kûs-ı rahîl itdün irtihâl
Evvel konağın oldı cinân bûstânları
Minnet Hudâya iki cihânda kılup sa’id
Nâm-ı şerîfün eyledi hem gâzî hem şehîd
BENT 7
Bâkî cemâl-i Pâdişeh-i dil-pezîri gör
Mir’ât-i sun’-ı Hazret-i Hayy-i Kadîri gör
Pîr-i ‘Azîz-i Mısr-ı vücûd itdi intikâl
Mîr-i cevân-ı çâpük-i Yûsuf-nazîri gör
Gün doğdı şimdi gâyete irdi sepîde-dem
Ruhsâr-ı hûb-ı husrev-i rûşen-zamîri gör
Behrâm-ı vakti gûra yittirdi bu sayd-gâh
Var işigine hidmet-i Şâh Erdşîri gör
Ber-bâd kıldı taht-ı Süleymânı rûzgâr
Sultân Selîm Hân-ı Sikender-serîri gör
Vardı peleng-i kûh-ı vegâ hâb-ı râhata
Küh-sâr-ı kibriyâda duran nerre şîri gör
Cevlâne gitdi ravzaya tâvûs-ı bâğ-ı kuds
Ferr-i hümây-ı evc-i sa’âdet-mesîri gör
İkbâl ü baht-ı husrev-i âfâk müstedâm
Rûh-ı revân-ı Şâha Tahiyyât ve’s-selâm
BENT 8
Der-medh-i Vezîr-i a’zam Mehemmed Pâşâ
Kıldukça Şâh-ı ‘âleme Hak fazl u rahmeti
Virsün cihânda Hazret-i Pâşâya devleti
Sâhib-kırân-ı ‘arsa-i iklîm-i saltanat
Ol dem ki kıldı mülk-i bekâya ‘azîmeti
Ol cism-i pâki cânı gibi eyledi nihân
Asûde kıldı hâl-i sipâh u ra’iyyeti
Halk-ı cihâna kırk sekiz gün tuyurmayup
Bir hafta kıldı gayrılar ancak bu hâleti
Tedbîri gör ki irmedi kimse hayâline
Asâf cihâna gelse göreydi vezâreti
Gayret kemerlerini kuşandı kılıç gibi
Aldı hisârı virdi Hudâ feth ü nusreti
Râhat yüzini görmedi çalışdı cân ile
Çekdi efendi yolma bu denlü zahmeti
Yâ Rab kemâl-i lütfuna kaldı senün hemân
Pâşâ kulun cihânda tamâm itdi hidmeti
Asîb-i dehr ü âfet-i devr-i zamaneden
Hıfz u himâyet eyle o sâhib-sa’âdeti
Dâ’im çerâğ-ı devlet ü bahtın münevver it
İki cihânda gönli murâdın müyesser it |