Skip to content
Menu
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
  • Ana Sayfa
  • Hayatı
    • Biography
  • Eserleri
    • Kayı Serisi
    • Osmanlı Gerçekleri
    • Otağ Serisi
  • Makaleleri
    • İlmi makaleleri
    • Aktüel Makaleler
    • Dergi Makaleleri
    • Gazete makaleleri
  • Osmanlı Padişahları
  • Programları
    • Tarih ve İnsan TGRT FM
    • Tarih ve Medeniyet Cine5 TV
    • Tarih ve Medeniyet TGRT Haber
    • Tarih ve İnsan Lalegül TV
  • Osmanlı Alimleri
  • Biyografiler
  • Videolar
  • Şiirler
  • Kütübhane
  • Pazar Divanı
  • Cuma Divanı
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil

Sakın aldanma!

Posted on 18 Ocak 20197 Şubat 2023

    Yalancı dünyâya aldanma yâ hû,
    Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez.
    İki kapılı bir virânedir bu,
    Bunda konan göçer, konuk eğlenmez.

    Bakma bunun karasına ağına,
    Gönül verme bostanına bağına,
    Benzer hemân çocuk oyuncağına,
    Burda aklı olan insan eğlenmez.

    Vârını îsâr et Mevlâ yoluna,
    Bunda ne eylersen anda buluna,
    Bir gün sefer düşer berzah iline,
    Otağı kalkacak Sultan eğlenmez.         

17 Ocak 1595 tarihinde bundan 424 sene önce bir padişahımızın daha otağı kalkmıştı bu yalan dünyadan. Onun vefatı ile de büyük veli Aziz Mahmud Hüdai hazretleri yukarıdaki mısraları söylemişti. O, Kanuni’nin torunu, II. Selim Han’ın oğlu III. Murad Han idi. Vefat ettiğinde 49 yaşının içerisinde bulunuyordu.

Osmanlı Sultanları içerisinde dedesi Kanuni’den sonra en çok şiir yazan padişahtı. Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere üç ayrı dilde divanı vardı. Türkçe şiirlerini toplamış olduğu divanında 1567 gazel vardır ki bu, hiç de azımsanacak bir rakam değildir.

III. Murad Han yalnızca gazel değil, diğer başka nazım şekillerinde de şiirler söylemiştir. Divanında kırk dokuz mesnevi, kırk yedi müfred, otuz sekiz kıt’a, otuz altı nazım ve bir adet de muhammes bulunmaktadır. Şiirlerinde “Muradî” mahlasını kullanırdı.

III. Murad Han, şiirlerinde en fazla tasavvufi ögeleri işlemiştir. Bu özellik diğer Osmanlı padişahlarında olduğu gibi onda da en bariz şekliyle ortaya çıkar. Divanı iki yüz seksen sekiz varaktan oluşmaktadır. Gazelleri okunduğunda edep, ahlak, cömertlik, Rabbini tanımak, peygamberimizi sevmek, ölümü unutmamak vs. nice güzelliklere kapı aralamaktadır.

Bir cihan padişahı dünyaya sahipken dünyaya bağlanmıyor, her an dünyayı kendisine sunanı unutmuyor ondan gafil olmuyordu. Bugün bir mevki makam için sağa sola iftiralar atanların ondan alacakları o kadar çok ders var ki. Yine mevki makam uğruna ayak kaydırmaya çalışanlar, pazarlıklar yapanlar, davalarını satanlar keşke biraz bu sultanlardan ders alabilselerdi. Divanını okuyup nasiplenebilselerdi…

Cenab-ı Hakk’ın kendilerine bahşettiği akıl, dil ve düşünme kudreti ile O’nun ve sevgili peygamberinin yolunu bozmaya değil, anlamaya, anmaya ve anlatmaya say’ ederlerdi. “Şövalye ruhlu” olmaya özenmez, Rabbine kulluk, Resulüne ümmet olmanın hazzı ve sevinci ile dolar taşarlardı. 

    Kadr-i takat her kişiye Hak verir yağmasını,
    Takatince her kişi bilmek gerek Mevlâsını… 

Kâinat olmasa O’na ne ziyan! 

Evet her kişiye nimetler Cenâb-ı Hak’tan gelmektedir. Her kişiye layık bir şekilde verilmektedir. Onları veren adildir. Her kişinin de yine takatince Rabbini bilmesi onu anması elzemdir. Cihan padişahı yirmi iki milyon kilometrekare arazi üzerinde üç kıta yedi iklime hükmederken kendisine ve takati yeteceklere şöyle sesleniyordu:

    Eksik etme dilden zikr-i Hüdâ
    Söyle Sübhâne Rabbiye’l-a’lâ

    Seni çün vâr idüptür ol Rahman
    Zikrini dâim eylegil inşâ

    Ol Hüdâ’nın şerif ismiyle
    Cümleten dolu Künbed-i Hadrâ

    Cümle dünyada her ne var mevcud
    Sen şehün zikri iledir güyâ

    Kâinat olmasa O’na ne ziyan
    Zikriçün kıldı bunları mahzâ

    Seni var eyledi çün ol Yezdan
    Sen dahi eyle O’na hamd ü senâ

    Zerredür ol cemal-i Mevlâdan
    Âleme viren afitâba ziyâ

    Nice zikr ide seni abd-i zaif
    Oldu esmân zatuna meclâ

    Ey Muradî dilersen a’la câh
    Eksik etme dilinden zikr-i Hüdâ

Kibir ve gurur sahiplerinin, başı secdeye varmayanların da padişahtan çıkaracağı çok dersler bulunmaktadır. Zira dara düşen herkesin tek bir sığınağı vardır. III. Murad Han da her daim asıl “Padişahlar Padişahı”na iltica ve yakarışta bulunuyor maddi manevi O’ndan yardım diliyordu.

    Çaresiz kaldım Hüdâyâ çâre kıl yâ Rabb bana
    Nefs ü şeytândan halâs eyle beni ey pâdişâh

    Sana yüz tuttum Hüdâyâ sen hidâyet eylegil
    Senden özge kime kılam pâdişâhım ilticâ

    Ben Murad’a kıl inâyet fazlını ey zü’l-celâl
    Senden özge kimesnem yoktur benim yâ Rabbenâ          

Ömrün yel gibi geçer!

Nihayet Sultan III. Murad Han bir gazelinde “Sana gelen sendendir, sanma ki başkasındandır” diyerek muazzam nasihatler verir. Cenâb-ı Hak kendisine rahmetler eylesin. Bizlere de ders çıkarmak ibret almak ve aynı duygularla bezenmek nasip etsin!

    Her ne kim zâhir olur ol hâlet-i dilden durur
    Her ne kim gelse sana sen sanma ki ilden durur

    Yeğ tutarsa ger zebân bil ser dahi tutar karar
    Ne gelirse nîk ü bed her kişiye dilden durur

    Dîde âbından gönül şehrini gel ma’mûr kıl
    Yel gibi ömrün geçer sen sanma kim yelden durur

    Kibri terk edip dilâ eyle tevazû pîşesin
    Çün bilirsin kim binası haymenin gilden durur

    Ey Murâdî va’de-i Hak’dan udûl etme sakın
    Cehd edip incitme kalbi kim gönül kıldan durur

    Açıklaması:

    Ey insan! Sana gelen her şey kendindendir, sanma ki başkasındandır.
    Çevrende vukua gelen her şey, senin gönlüne yansıyan bir tavırdandır.
    Eğer dilin bir şeyi söylerse başın da onda karar kılar, yani aklın diline uyar.
    İyiden ve kötüden, kişinin başına ne gelirse bilsin ki dilindendir.
    Gel, gözünün yaşı suyunu akıtarak gönül denen ülkeyi mamur eyle, şenlendir.
    Yoksa ömrün rüzgâr gibi geçip gitmektedir; geçip giden kuru kuruya rüzgâr değildir!
    Sakın kibir ve gurura kapılma tevazu ehli ol.
    Neye kibirlenirsin ki şu seni ayakta tutan bedenin aslı topraktandır.
    Ey Muradî (Murad Han) sakın Hakk’a verdiğin sözden sapma ayrılma!
    Bir kalbi incitmemeye de gayret eyle. Zira gönül kıldan incedir.  

    TEFEKKÜR 
    Sahn-ı sarayı âleme her ki konar göçer yine
    Kimse karar eylemez merhaledir bu rahile 

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil
18.01.2019

Türkiye Gazetesi

    https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/prof-dr-ahmet-simsirgil/606134.aspx

Post Views: 24

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

  • Fitne Devleti!
  • En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları
  • Karaman’ın Enver Paşa’sı!
  • İktidar ve muhalefet
  • Mudanya Yörükleri!

ASRIN İHANETİNİN ANALİZİ

https://www.ahmetsimsirgil.com/asrin-ihanetinin-analizi/

https://www.youtube.com/watch?v=SR8QxJsKmt4

Hayatı

1959′da Boyabat’ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978′de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nden 1982′de mezun oldu. 1983′te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985′te Yüksek Lisansı’nı tamamladı. 1989′da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’ne naklen geçiş yaptı.

devamını oku…

©2023 Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil | Powered by SuperbThemes & WordPress