İslam dini, 14 asrı aşkın bir süredir bozulmadan günümüze kadar geldi. Cenab-ı Hakk kıyamete kadar da koruyacağını vaat buyurdu. Elbette doğru yol güneş gibi meydanda ve açıktır. Ancak zaman geçtikçe o kadar bozuk yollar ortaya çıkacak ki doğruya ulaşmak güçleşecek ve zorlaşacaktır. Buna rağmen araştıran ve mukayese yapanlar için doğruya varmak doğruyu anlamak çok kolaydır. Zira doğru yol ile bidat fırkaları arasındaki fark güneşle yıldızlar arasındaki fark gibidir. Güneş çıktığı zaman yıldızların hiç birisi görünmez olur. Dolayısıyla doğru tektir güçlüdür, güneş gibi parlaktır. Hüner onu görebilmekte, okumakta, araştırmaktadır.
İslam’dan bî-haber olup yeni din, yeni İslam, dinde reform diyenler elbette yarasa misali güneşe yani doğru ölçülere sırt çevireceklerdir. Sorgulamayı, araştırmayı düşünmeyi kim yapacak? Beşikteki çocuk değil elbette. Okuyan, bilgi sahibi insan düşünür, fikir üretir. Slogan sahipleri değil.
Son iki asırdır hep bozuk itikatlı din mensupları Müslümanlar içerisine sızarak onları tesir altında bıraktılar. Arabistan’daki Vehhabi hareketi bu şekilde gerçekleşti. Adeta şeytanın tuzağını İngilizler uygulamaya koydular. Şöyle ki:
Tövbe ayeti geldiğinde şeytanın beli kırılmıştı. Evlatlarına “Bir yol bulun, düşünün” dedi: “Biz insanları yoldan çıkaracağız. Günah işleteceğiz. Onlar da tövbe edecekler, kurtulacaklar. Emeklerimiz boşa gidecek. Buna çare bulmalıyız!”
Getirilen önerilerin hiçbiri hoşuna gitmiyordu. Sonunda “buldum” diye bağırdı: “Onlara din diye yanlış şeyler öğreteceğiz. İslamiyet’i yaşıyoruz zannedecekler. Ama yaşadıkları doğru İslam olmayacak. Böylece tövbe etmek de hatırlarına dahi gelmeyecek. Artık onlar bizim uşağımız hizmetkârımız olacak. Bizim yapacağımız işi de onlar yapacaklar!”
Gerçekten de Müslüman günah işleyebilir ancak o günahı yaymak için çırpınmaz. Günah olduğunu bilir, hatta utanır. Oysa bidat sahibi insanlar, inancı ve itikadı bozuk olduğu gibi o bozuk yolunu yayabilmek için malıyla canıyla da mücadele ederler. Şeytan formülü bulmuştu.
İngiliz siyaseti de bu değil miydi? Abdülvahhab oğluna bozuk itikadı din diye aşılayıp Mekke ve Medine’nin Osmanlı’dan ayrılmasına yol açarak kendi politikalarına hizmet ettirdiler. Hâlbuki dini, İslam’ı bilen, ölçüleri sağlam olan bir insanı yanlışa sevk etmek mümkün müdür?
Adamın elindeki terazisi, cetveli, metresi bozuksa doğru ölçüleri alamaz.
Nitekim: “Kem âlât ile kemâlât olmaz” demişlerdir. Kötü yanlış vasıtalar ile maksada, olgunluğa ulaşılamaz.
Öyleyse önce sağlam ölçülere sahip olmak gerekir.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Mızraklı Hakikat sf. 13-15
GÖNLÜNÜZE SAĞLIK HOCAM. HANGİ REFORM ?
İngilizceyi Shakespeare’ i anlayacak kadar ÖĞRENİRKEN; Arapların konuşma dilindeki farklılarından dolayı anlayamadığı, o muhteşem kitabımız Kuran-ı Kerim’i, hatta 5 Vakit namazda binlerce okunan sureleri anlamak için bile çaba sarfedilmeyip, “dinde reform “ güneşi balçıkla sıvamaya çalışma çabasından başka birşey olamaz.
Allah sizden razı olsun Hocamız .
Ehli sünnet dahilinde İslâmı ve tarihî gerçekleri milletimize ve tüm insanlığa sunduğunuz için Teşekkürler Sayın Hocamız . Var olun .
Allah yar ve yardımcınız olsun inşallah .